GDO yönetmeliğini değerlendiren Tüketiciyi Destekleme Derneği genel başkan yardımcısı Türkan Polatoğlu; “ Maksimum kar amacıyla gıda sektörüne giren şirketleri devlet ve sivil toplumun sinerjisi dizginler ” dedi.

İnsanlığın yararına, verim artışı olacağı, bitkilerin dayanıklılığının artacağı gibi sebeplerle bitkilerin genetik yapılarını değiştirme işlemlerinin insan sağlığı üzerinde etkileri tam olarak bilinmemektedir. Araştırmaların sonuca ulaşması için zamana ihtiyaç vardır.

Bilinen bazı gerçekler şu şekilde sıralanabilir; GDO’lar biyo çeşitliliğe tehdit oluşturmaktadır. Çevresel felaketlere yol açabilir. Tarladan tarlaya gen geçişi olduğu ispatlanmıştır. GDO’ su değiştirilen tohumlara patent alınabildiğinden tarımsal tekeller oluşacaktır. Ülkemizdeki bitki gen kaynakları tespit edilmeli acilen bitki gen bankası kurulmalıdır.

25 ülkede 150 milyon hektar alanda GDO’lu ürün tarımı yapılmaktadır.10 bin çeşit bitki ile zengin bir floraya sahip ülkemizde gen kaynaklarımızdan azami derece faydalanmalıyız.Ulusal biyo güvenlik kanunu çıkarılmadan GDO yönetmeliği uygulamaya konulmamalı, Kanun biran önce çıkarılmalıdır.

Yönetmelikle ithal ürünlerde var-yok denetimi yapacak Tarım Bakanlığının tüketiciyi bilgilendirme kanalları oluşturması gerekmektedir.

Tüketicilerin raflardaki hangi ürünün GDO’lu hangisinin organik tarımla üretildiğini bilmesi ve tercihlerini yapabilmeleri için ilk bakışta fark edilecek formatta etiketlendirmeler zorunlu hale getirilmelidir.

GDO ürünlerin risk analizleri yapılmalı sonuçları kamuoyuna açıklanmalıdır.

Gıda Denetimleri ve tüketici bilinçlendirme çalışmalarında mutlaka sivil toplum kuruluşları devlet iş birliği sağlanmalıdır.